25 Kasım 2015 Çarşamba

Canlıların Ortak Özellikleri

Madem ki Biyoloji canlı bilimi anlamına geliyor, o zaman demek ki önce "canlı" kelimesinin ne anlama geldiği ile ilgileniyor olmalıyız.

Canlı neye denir? Bu sorunun cevabı ilk bakışta düşündüğümüzden daha karmaşıktır. Etrafımızda gördüğümüz toprak, su, içimize çektiğimiz hava, gökyüzündeki bulutlar, parlayan güneş ve daha bunun gibi pek çok maddeyi canlı olarak nitelerken, kokladığımız çiçek, avucumuza konan uğur böceği, üzerinde yürüdüğümüz çimen, bizi hasta eden bakterileri canlı olarak nitelendiriyoruz. Hemen hemen aynı atomlardan oluşan bu iki grup arasındaki fark nerden kaynaklanıyor? Bir canlıyı cansızdan ayıran özellikler nelerdir?

1. Hücrelerden oluşma: İlerdeki konularımızda daha iyi göreceğimiz gibi, tüm canlılar "hücre" adı verilen birim ya da birimlerden oluşmuştur. Hücre, canlının yapı ve işlevsel açıdan en küçük birimi olarak kabul edilir. Bazı canlılar sadece tek bir hücreden oluşurlar. Bunlara "tek hücreli canlılar" denir. Tek hücreli canlılara örnek olarak su birikintilerinde yaşayan amip ve paramezyum gösterebiliriz. Bu canlılar sadece tek bir hücreden oluştukları için çıplak gözle görülemezler. Diğer birçok canlı ise birden fazla hücre içerir. Bunlara "çok hücreli canlılar" denir. Bu canlıların büyük bir çoğunluğu gözle rahatlıkla gözlemlenecek kadar büyüktür.

Bir amipin yakından görünüşü. 

2. Bir organizasyona sahip olma: İster tek hücreli, isterse çok hücreli olsun tüm canlılar rastgele değil, organizasyona sahip bir yapı gösterirler. Tek hücreli canlılarda bu organizasyon, hücre içinde farklı görevlerin yürütülmesini sağlayan organellerle sağlanır. Çok hücreli canlılarda ise organizasyon bundan biraz daha karmaşıktır. Bu canlılarda hücreler dokuları, dokular organları, organlar organ sistemlerini, organ sistemleri ise bir araya gelerek canlıyı oluşturur.

3. Beslenme: Canlıları yaşamlarını sürdürebilmek için enerjiye gereksinim duyar. Bu enerji, beslenme ile sağlanır. Canlıların bir kısmı inorganik besin maddelerini organik maddelere dönüştürerek kendi besinlerini kendileri üretirken (ototroflar ya da üreticiler), bir kısmı besinlerini dışardan hazır olarak alır (heterotrof ya da tüketiciler).

Bitkilerin pekçoğu kendi besinini kendileri üretir, hayvanlarsa dışardan hazır alırlar. 

4. Solunum yapma: Canlıların beslenme yolu ile besin elde ederler, ancak besinlerde depo edilmiş bu enerjiyi kullanabilmeleri için besin maddelerini daha küçük parçalara ayırmaları, yani parçalamaları gerekir. Bu parçalama işlemi " hücresel solunum" olarak isimlendirilir. Canlıların kullandığı enerjinin temel kaynağı güneştir, güneş enerjisi, üreticiler tarafından fotosentez veya kemosentez adı verilen süreçler ile kimyasal bağ enerjisine çevrilir. Besinlerde depo edilen bu kimyasal bağ enerjisi hücresel solunum ile serbest hale geçerek hücresel düzeyde kullanılabilir hale gelir. Çeşitli canlılarda gerçekleşen hücresel solunum olayları incelendiğinde, iki temel tip ayırt edilmiştir. Besinlerde depo edilen kimyasal bağ enerjisi oksijen yardımı ile açığa çıkartılıyorsa "oksijenli solunum", oksijen olmadan ortaya çıkartılıyorsa "oksijensiz solunum" adını alır. Canlıların büyük bölümü oksijenli solunum yapar. Hücresel solunum ve çeşitlerine dair daha ayrıntılı bilgileri daha sonra ele alacağız, burada sadece kısa bir hatırlatma yapmış olduk.

5. Boşaltım yapma: Gerek besinlerin eldesi, gerekse enerji elde etmek için hücresel solunumla parçalanmaları ve daha birçok olay sırasında canlıda oluşan ve birikmesi durumunda canlının yaşamını tehlikeye atabilecek atık maddelerin canlı dışına çıkartılması "boşaltım" ile gerçekleşir. Tek hücreli canlılara örnek olarak verdiğimiz paramezyum hücre içine giren fazla suyu kontraktil koful adı verilen organeli ile dışarı atarak boşaltım yaparken, bitkiler fazla suyu yaprak yüzeyinde gerçekleşen terleme olayı ile atar. Yani terleme de bir tür boşaltımdır.

6. Büyüme ve gelişme: Canlılar kendilerinin ürettiği veya dışardan elde ettikleri besin maddelerini kullanarak tek hücreliler ise hücre boyutunu arttırırken, çok hücrelilerse hem hücre boyutunu hem de hücre sayısını arttırarak büyüme ve gelişmeyi gerçekleştirirler. Bitkilerde büyüme ve gelişme genellikle yaşam boyu gerçekleşirken, pek çok hayvan için sadece bebeklik ve ergenlik ile sınırlıdır.

7. Çevresel etkenlere yanıt verme: Tüm canlılar iç ve dış ortamda meydana gelen değişikliklere tepki gösterirler. Birçok hayvanda bu tepki davranışı hareket yoluyla gerçekleşir. Oysa süngerler, bazı parazit canlılar ve bitkiler hareket edemezler. Ancak bu durum, bu canlıların tepki vermedikleri anlamına gelmez. Pek çok tek hücreli canlı ve özellikle bitkiler ışık, nem ve çeşitli kimyasallar gibi değişen çevre koşullarına karşı alışık olduğumuzdan yavaş da olsa tepki gösterirler. Pencere önüne yerleştirdiğimiz çiçeğin yapraklarında bir süre sonunda gözlemlediğiniz yönelme hareketi de bir çeşit tepkidir.

Çimlenmiş mercimek tohumlarının  ışığa yönelişleri.
(Bu fotoğraf http://www.fastplants.org/resources/pauls_sandbox_category_article.php?entry_id=102 adresinden alınmıştır. 29 Mayıs 2013)

8. Üreme: Canlıların soylarını devam ettirebilmeleri, ancak üreme yolu ile sağlanır. Kimi canlılar üremek için başka canlılara gereksinim duyarken (eşeyli üreme) kimi canlılarsa başka hiçbir canlıya gerek duymadan eşeysiz üreme ile yeni canlılar meydana getirirler.

9. Metabolizmaya sahip olma: Canlıların bir başka ortak özellikleri de metabolizmaya sahip olmalarıdır. Canlı içinde gerçekleşen kimyasal tepkimelerin tamamı "metabolizma" olarak isimlendirilir. Metabolizma, katabolizma (yıkım olayları) ve anabolizma (yapım olayları) olarak iki kısımda incelenir. Katabolizma, canlıda büyük moleküllerin parçalanarak daha küçük moleküllerin elde edilmesini sağlayan tepkimeler bütünüdür. Sindirim ve hücresel solunum katabolik tepkimelere örnektir. Anabolizma ise küçük moleküllerin bir araya gelerek daha büyük molekülleri oluşturduğu tepkimeler bütünü ifade eder. İnorganik maddelerden organik madde oluşturma süreçleri olarak niteleyebileceğimiz fotosentez ve kemosentez de anabolizma tepkimelerindendir.

Canlıda gerçekleşen bu iki çeşit metabolizma olayının birbirine göre olan miktarları canlının yaşamının hangi aşamasında olduğu hakkında bilgi verir. Büyüyen bir canlıda anabolizma (yapım) olayları, katabolizma (yıkım) olaylarından daha fazla gerçekleşir. Yaşlanan bir canlıda ise katabolizma (yıkım) anabolizmaya (yapım) göre daha baskın durumdadır.

Bu konuda çıkabilecek sorularda nelere dikkat edilmeli?

  • Canlıların ortak özellikleri ile ilgili sınavlarda çıkan sorularda genellikle özellikler verilerek hangilerinin ortak olduğunun belirlenmesi istenmektedir. Bu sorularda dikkat edilmesi gereken noktaları şöyle toparlayabiliriz:
    • Hareket: İlk başta bitkiler, süngerler vb. canlılar hareket edemeyen canlılar gelse de bu canlılar da çevresel değişikliklere tepki verebilen canlılardır. Bu anlamda, aynı şey olmasa da hareketin tüm canlıların ortak özelliği olduğu kabul edilmektedir. Sorular yanıtlanırken buna dikkat edilmelidir.
    • Dokulardan oluşma: Etrafımızda sıklıkla gözlemlediğimiz canlılar çok hücreli canlılar olduklarından bu özellik size tüm canlıların ortak özelliği gibi gelebilir. Oysa dokular, aynı görevi gören hücrelerin bir araya gelmesiyle oluşan yapılar olduklarından tek hücreli canlıların hiçbirinde doku bulunmaz.
    • Üreme: Üreme, canlıların ortak özelliklerinden olsa da canlının yaşamını sürdürebilmesi için gerekli özelliklerden değildir.




1 yorum: